Psikolojik iyi olma hali nedir?
Psikolojik iyi olma hali, hem zihinsel hem de bedensel sağlığın dengeli ve uyumlu bir şekilde bütünleşmesidir. Olumlu duyguların, anlamlı işler yapmanın ve sürdürülebilir ilişkilerin bir araya gelmesiyle bireyler, yaşamlarına dair bir memnuniyet hissederler. Bu durum, bireyin kendisiyle ve çevresiyle olan ilişkilerinde dengeyi sağlamasına yardımcı olur.
Zihin: Zihinsel sağlığa özen göstermek, bireyin duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını etkili bir şekilde yönetmesine olanak tanır. Zihnin sağlıklı olması, akıl yürütme, problem çözme ve yenilik yapma yeteneklerini geliştirirken, bireyin kendine karşı anlayışlı olmasını, başkalarıyla empati kurmasını ve genel farkındalık kazanmasını sağlar.
Vücut:Beden ve zihin bir bütün olarak ele alınmalıdır. Sağlıklı bir psikoloji için bedensel sağlığın korunması kritik öneme sahiptir. Hormonal dengenin sağlanması, vitamin ve mineral eksikliklerinin giderilmesi, uyku düzeni ve beslenme alışkanlıkları psikolojik sağlığın temelini oluşturur. Bu nedenle, bedenin ihtiyaçlarının karşılanması, zihinsel sağlığı da olumlu yönde etkiler.
İlişkiler:Sağlıklı ve anlamlı ilişkiler, bireylerin kendilerini değerli ve saygı duyulan biri olarak hissetmesine katkıda bulunur. Böyle ilişkiler, hem bireysel mutluluğu artırır hem de toplumun gelişimine yardımcı olur. İyi ilişkiler, güven, destek ve karşılıklı anlayış üzerine kurulur, bu da bireylerin yaşamlarında aidiyet hissini pekiştirir.
Anlam:Hayatta bir anlam bulmak, bireyin dünyadaki deneyimlerine derinlik kazandırır ve neyin gerçekten önemli olduğunu keşfetmesine yardımcı olur. Kişi, kendi hayatında anlam aradığında, kim olduğunu ve yaşamda nereye gitmek istediğini daha iyi anlar. Bu anlam duygusu, bireye rehberlik eder ve ona yön verir, yaşamı daha tatmin edici ve hedefe yönelik hale getirir.
Mindfulnes Nedir?
Mindfulness, içinde bulunulan anı tüm duyu organları ve bilincimizle, düşüncelerden arınmış bir şekilde deneyimlemek olarak tanımlanabilir. Zihnimiz sürekli düşünmeye programlı olduğu için farkında olmadan zihnimizden birçok düşünce geçer. Bazen bu akış o kadar hızlı olur ki, düşünceler zihnimizde uçuşmaya başlar. Stres, kaygı, endişe, korku, heyecan ve öfke gibi duygular bu düşünce akışını daha da hızlandırabilir. Bu duygular aynı zamanda nefes alış-verişimizi, kalp atışlarımızı ve diğer bedensel işlevlerimizi de hızlandırarak bedende ve zihinde yorgunluk ve gerginlik yaratabilir. Mindfulness teknikleri kullanarak hem bedenimizi hem de zihnimizi yavaşlatabilir, böylece vücudumuzu ve beynimizi gevşetip rahatlatabiliriz.
Beynimiz sabit bir yapıya sahip değildir. Fiziksel ya da zihinsel olarak tekrarladığımız her şey, beynin ilgili bölgelerini uyarır. Bu uyarılan bölgelerde zamanla yeni bağlantılar oluşur ve tekrar ettikçe bu bölgeler büyür, ilgili konuda daha becerikli hale geliriz. Bu esnek yapıya "nöroplastisite" denir. Mindfulness egzersizleri yaparak beynimizi, genellikle içinde bulunduğu (default mode) zihinsel seviyeden farklı bir seviyede çalıştırırız. Bu süreçte, stres tepkisinden sorumlu amigdala küçülürken, muhakeme ve planlama gibi işlevlerden sorumlu bölgelerde gri madde artışı, korteksin kalınlaşması gibi değişiklikler meydana gelir. Başlangıçta egzersizleri kısa süre yapabiliyorken, zamanla bu süre uzar. Bu egzersizler günlük yaşamımıza da yansır ve daha fazla anda kalarak, bilinçli ve farkındalıkla yaşamaya başlarız.
AN’DA KALMANIN ÖNEMİ
İnsanlar milyonlarca yıldır kendilerini koruyabilmek için geçmişi ve geleceği düşünmeye odaklanmışlardır. Geçmişteki deneyimlerinden ders alır ve gelecekteki olası tehlikelere karşı hazırlıklı olmaya çalışırlar. Ancak bu düşünsel mekanizma doğru yönetilmezse, kişiye olumsuz duygular olarak geri dönebilir. Geçmişten ders almak yerine, o zamana ve duygulara saplanmak, pişmanlık, mutsuzluk ve suçluluk gibi hislere yol açabilir. Geçmişe duyulan yoğun özlem, kişiyi hem andan hem de gelecekten koparabilir. Geleceği düşünme becerisi ise belirsizlik nedeniyle stres, kaygı ve endişe yaratabilir. Oysa ki, kontrol edebildiğimiz ve davranışlarımızı seçebildiğimiz tek zaman dilimi, içinde bulunduğumuz andır. Anda kalmayı başardığımızda, mevcut durumu, duygularımızı ve düşüncelerimizi net bir şekilde ayırabilir, otomatik tepkiler yerine bilinçli tercihler yaparak yaşamımızı sürdürebiliriz. Bu anların farkına varmak, daha bilinçli ve farkındalık dolu bir yaşam getirir.
Mindfulness Uygulaması Aşamaları
Mindfulness pratiği üç aşamadan oluşur.
Zihnimizi Gözlemleme : Bu aşamada düşüncelerimizi ve duygularımızı gözlemleriz. Duyu organlarımızı kullanarak kendimizi ana getiririz. Bedenimizi tararız. Nefesimize odaklarınız ve andaki kendimize bakarız. Zihnimizde hangi düşünceler var, hangi duygular içindeyiz v.b.
Zihnimizi Eğitme : Nefesimize odaklanıp bedenimizi rahatlatıp zihnimizi gözlemlediğimizde düşüncelerimizin ve duygularımızın stabil olmadığını ve aktığını görürüz. Bedenimiz ne kadar rahat olursa duygu ve düşüncelerimiz o kadar yavaş akar. Bedenimiz ne kadar negatif duygular içindeyse düşünceler ve duygu akışları hızlanır. Egzersizin ikinci kısmında zihnimizi bu hıza kapılmaması için eğitiriz. Odağımızı tekrar tekrar ana ve nefesimize döndürürüz.
Zihnimizi Özgürleştirme : Son aşamada ise anda kalmayı öğrenmişizdir. Anda kalarak düşünce ve duygulara kapılmak yerine onlarla aramıza mesafe koyarak dışarıdan bir gözle bakmaya çalışırız. Kendimizi duygu ve düşüncelerden arınmış olarak gerçek benliğimizi tanımaya başlarız. Bu da kişiyi özgürleştirir.
Mindfulness’ın Faydaları
- Hafızayı güçlendirir
- Farkındalığı arttırır
- Anksiyeteyi düşürür
- Duyguları regüle eder
- Stresi azaltır
- Konsatrasyonu geliştirir
- Fiziksel ağrıyı azaltır
- Daha derin uyku sağlar